Efsane Güzellikteki Sürükleyici Hikayelere Ücretsiz Ulaşabileceğiniz Adrese

HOŞGELDİNİZ

Bulundukları yerin sol tarafında uzunca bir yapı vardı. Bu yapının içerisinde kapalı bir restoran alanı, mutfak ve çay ocağı bulunuyordu. Yapının ön tarafındaki beton zemin üzerinde, açık alanda boylu boyunca masalar diziliydi. İsteyen, et de dahil, her şeyi işletmeden temin edebiliyor, isteyen etini kendisi getirip burada işletme çalışanlarına pişirtebiliyor, isteyen de işletmeden sadece mangal alıp bütün pişirme işlemlerini kendisi yapabiliyordu. Genel itibariyle, bütün işlemleri kendisi yapacak olanlar, restoranın yukarısındaki toprak alana geçtiklerinden, Oğuzhan ve ailesi de burada bir yere oturmuşlardı. Restoranın üst tarafı, yine uzunca ağaçlarla çevrili, yer yer hafif eğimli düzlükler içeren yapıya sahip toprak bir zemindi. Tepelere doğru çıkıldıkça ağaçların yaşı, buna bağlı olarak da boyları ve çapları küçülüyor, bunları saran çalı formundaki bitkilerin sayısı ise artıyordu. Bu küçük ağaçların altında bayır aşağı kalan ve yer yer düzlüklerin olduğu geniş alan, piknik alanı olarak kullanılıyordu.

Zaman ilerledikçe, piknik alanındaki yoğunluk git gide arttı. Öğlen saatlerinde hemen hemen her yer dolmuştu. Yetişkinlerin bir kısmı mangalda yiyeceklerini pişiriyor, bir kısmı da masa için hazırlık yapıyordu. Çocuklar ise sağa sola koşturuyorlardı. Yemek için mangal işine girmemiş bazı gruplar da voleybol, yakan top, istop gibi oyunlar oynuyorlardı.

Tüm bunlar devam ederken, enerji ve yağmur yüklü kara bulutlar gökyüzünde toplandı ve ortalık bir anda karardı. Pozitif ve negatif enerji yüklü bulutların birbirine temasıyla oluşan şimşekler ve gök gürültüleri arasında yağmur damlacıkları insanların ve eşyaların üzerine düşüyordu. Kısa süre sonra yağmur bardaktan boşanırcasına yağmaya başlamıştı. Bu sırada, kimi eşyalarını toplayıp evinin yolunu tuttu, kimi de ‘yaz yağmuru, birazdan diner’ deyip, piknik yaptıkları yerin yakınındaki ağacın altına sığındı. Oğuzhan ve ailesi de bu düşünceyle hareket edip, kolları geniş bir alana yayılmış olan asırlık çınarın altına geçmişlerdi. Ancak düşünüldüğü gibi olmadı. Yağmurla birlikte, şimşek ve gök gürültüsü de uzun uzadıya devam etti.

Sonrasında yaşananlar, piknik alanında bulunanların hafızasından uzun süre silinmeyecek türdendi. Asırlık çınar ağacının üzerinde biriken pozitif yüklü yağmur damlaları ile havadaki negatif yüklü bulut arasındaki enerji boşalımı yıldırıma dönüştü. Yıldırım denilen enerji topu, çınar ağacının etrafında hızla dönerek, ağacın dibinde yağmurdan korunmaya çalışan Oğuzhan ve ailesinin üzerine geldi.

Yaşanan bu feci olay, orada bulunan herkesi feryat figan ettirdi. Piknik alanı çalışanları bir yandan müdahale için aileye doğru koşarken bir yandan da ambulansı aradılar. Asırlık çınar ağacının yakınına gidenlerin gördükleri manzara içler acısıydı. Yıldırım nedeniyle aile fertlerinin vücutlarının büyük kısmında yanıklar oluşmuştu. Yüksek miktardaki elektrik enerjisinin etkisiyle Halil ve annesi Emine Hanım kıpırdamadan, baygın vaziyette yatıyor, diğerleri biraz olsun hareket etse de acı ve ağrıdan bağırıyor, kıvranıyorlardı.

On dakika sonra, beklenen ambulans geldi. Baygın olanlara kalp masajı ve suni teneffüs yapıldı. Tüm müdahalelere rağmen Halil ve annesi Emine Hanım kurtarılamadı, olay yerinde vefat ettiler. Bu arada bilinci yerinde olup, acı içerisinde kıvranan, Oğuzhan, Elif ve babaları Mustafa Bey’e yatıştırıcı ve ağrı kesici iğneler yapıldı. Ardından yaralılar, tedavi amacıyla en yakın hastaneye götürüldü.

                                                                                                                                                                                Devamı Dördüncü Bölümde

Yeni Hikayelerimiz Yakında Burada

Bizi Takip Etmeye Devam Edin