Efsane Güzellikteki Sürükleyici Hikayelere Ücretsiz Ulaşabileceğiniz Adrese

HOŞGELDİNİZ

Bin dokuz yüz seksen altı yılı Temmuz ayının bir pazar günüydü. Oğuzhan, sabahleyin ayrı bir sevinçle uyandı. Yatağından kalkar kalkmaz penceresinden dışarı baktı. Havanın günlük güneşlik olması onu daha da mutlu etmişti. Çünkü o gün hava güzel olursa pikniğe gideceklerdi. Her çocuk gibi Oğuzhan da piknik yapmaya bayılıyordu. Ardından içeriye, salona doğru koştu. Anne ve babası büyük bir sepete piknik malzemelerini koyarak hazırlık yapıyordu.

            “Günaydın anneciğim, günaydın babacığım. Hazırlık yaptığınıza göre, bugün pikniğe gideceğiz galiba,” dedi Oğuzhan, yüzünde sevinçle.

            “Günaydın oğlum. Evet, doğru tahmin ettin. Hava çok güzel ve güneşli, bu yüzden pikniğe gitmeye karar verdik. Git ağabeyini ve kardeşini de uyandır, kahvaltı yapalım,” dedi Emine Hanım.

Ardından ağabeyi Halil ve kardeşi Elif’i uyandırdı Oğuzhan. Hep birlikte yaptıkları keyifli bir kahvaltının ardından hazırlıkları tamamladılar, eşyaları arabaya yerleştirip yola koyuldular. Kimse, İstanbul’un neresine pikniğe gideceğini bilmiyordu. Oğuzhan, bilinmezliği ortadan kaldırmak ve herkesin merakını gidermek amacıyla;

“Pikniğe nereye gideceğiz baba,” diye sordu.

“Sürpriz,” dedi Mustafa Bey, tebessümle.

“Güzel bir yer mi baba?” diye sordu Oğuzhan, merakı bir kat daha artmış şekilde.

“Gidince, güzel olup olmadığına siz karar verirsiniz.”

Kimi zaman sohbet ederek, kimi zaman da müziğe ayak uydurarak geçen bir saatlik eğlenceli yolculuğun ardından Mustafa Bey’in bahsettiği yere gelmişlerdi. Girişte ‘Şifa Suyu Aile Çay Bahçesi ve Piknik Alanı’ yazıyordu. Mustafa Bey, içeriye giriş için gerekli ücreti ödedikten sonra sağ taraftan yoluna devam etti. Yaklaşık yüz metre ilerledi ve yolun solundaki geniş gövdeli koca çınarın yakınında uygun bir yere arabasını park etti.

Oğuzhan, arabadan iner inmez çevresini incelemeye başladı. Çay bahçesinde otuz metreye varan boyları ve geniş gövdeleri olan ağaçları görünce, ‘çok heybetliler’ diye düşündü. Hele yanında durdukları çınar ağacı, diğerlerine göre daha geniş gövdeye sahipti. Piknik alanındaki ağaçların kök kısmı birbirine yakın olmasa da haşmetli gövdelerinden gelen dalların kontrolsüz yayılışı nedeniyle, gökyüzü adeta yeşil bir örtü ile kaplanmıştı. Öyle ki, gökyüzünün maviliği ve güneşin ışıltısı kısım kısım, belli belirsiz görülmekteydi.

Çay bahçesi hafif eğimli bir yapıya sahipti, ancak aralarda parça parça küçük düzlükler de bulunuyordu. Arabalarını bıraktıkları yerin yaklaşık elli metre ilerisinde, üzerinde hiçbir ağacın bulunmadığı yemyeşil bir arazi olduğunu gördü Oğuzhan. Burada oyunlar oynarız diye geçirdi içinden.

Yeni Hikayelerimiz Yakında Burada

Bizi Takip Etmeye Devam Edin